Dilim, oldu dilim dilim
Sercan ZORBOZAN
Dünyanın en zengin dillerinden birisi olan Türkçe ne yazık ki günümüzde adeta “soykırım”a uğruyor. Türk dilinin kilit noktaları , olmazsa olmaz kelimeleri yozlaşıyor , daha doğrusu yozlaştırılmak isteniyor.
Yayılmakta olan televole kültürü , ağırlıkla batı kökenli kelimeleri yavaş yavaş Türkçe’nin içine yerleştiriyor. Bu kelimeler adeta birer bomba gibi , kullanılmaya başlandıkları zaman dilimizin zenginliğini yok ediyor, sömürüyor. Eğer bu tehdidin önlemi alınmazsa, pek yakın bir zamanda konuşabildiğimiz bir dil olmayabilir.
Bir başka hususta, dış kaynaklı güç odaklarının basın yoluyla yabancı dil kökenli kelimeleri halka dayatmasıdır. Dayatması diyoruz çünkü kafamızı çevirdiğimiz her yerde karşımıza çıkan, millet olarak zihinlerimizi kuşatan bu güçler , televizyon programları , gazeteler vb. yayın organları yoluyla hem kültürümüzü hem de dilimizi köreltiyorlar.
Sahip olduğumuz bir serveti adeta har vurup harman savuruyoruz. Türk dili, zengin bir hazinedir ama yağmalanmadığı müddetçe. Bizde bu konuda üstümüze düşenleri yerine getirmeli bizim varolmamızı sağlayan dilimize sahip çıkmalıyız. Unutmayalım. “Dil olmazsa il olmaz”
Türk-ilizce -1-
Mustafa ÖZER
Türkçenin güzel yazılıp konuşulması sadece kelimelerin, bugün standart kabul edilen İstanbul Türkçe’si ile söylenmesi demek değildir. Sözcüklerin kullanıldığı yerler ve buna göre kendilerine yüklenen anlamlar ifade kabiliyetini sergilemektedir. Düşünce ise güzel ifade il kuvvet kazanmakta istikamet belirlemektedir. Bilime yön veren iki ana unsurdan birincisi akıl+zeka ise, ikincisi bilim insanının düşünce ve akıl yürütmelerini şekillendiren ifade etme kabiliyetidir
Yabancı dil öğrenmek bir gereklilik, ve hatta mecburiyettir günümüzde. Fakat yabancı dil öğreniminin uzun yıllara yayılmış olması ve öğrenimin Devlet okullarında 4., özel okullarda ise 2. sınıftan başlaması yani, çocuklara henüz kendi dillerinde, ana dillerinde yeterli beceriyi kazanmadan yabancı dil öğrenimi verilmeye başlanması; ki yeterli ve faydalı düzeyde yapılamamaktadır, dilin kullanıcıları tarafından doğru algılanamamasına ve bir takım diller arası geçişlerin-etkileşimlerin, yozlaşma boyutlarında yaşanmasına neden olmaktadır. Bu elbetteki öğrenilmeye çabalanan yabancı dili değil, ana unsur olan ve aklın düzenini sağlayan ana dili yani Türkiye’de Türkçe’yi tehdit etmekte ve de yıpratmaktadır.
Bu geçişler ve etkileşimler daha ileride bireyin konuşmalarında arada bir İngilizce kelimeleri kullanması suretiyle Türkçe’nin zayıflamasına neden olmaktadır. Çünkü dil ancak kullanılırsa sağlam ve üretken kalabilecektir ve dili de teker teker kelimeler oluşturur. Eğer kelimeleri ithal edilmiş yakın anlamlıları (bir dildeki bir ifadenin hiçbir zaman tam bir karşılığı diğer ir dilde ulunamayabilir) ile değiştirirseniz bu zamanla bir iki kelimeden, yüzlerce binlerce ve dahi yüz binlerce kelimenin dile girmesine yani dilin yok olmasına neden olmaktadır. Bu bakımdan bireyin konuşmasında kullandığı kelimeler son derece önemlidir.
Yabancı dil ile eğitim Türkçe’ye neden zarar verir, bunu nasıl yapar?
Birey eğitimi esnasında üzerinde yoğunlaştığı alanı nasıl tanır kavrar ve öğrenirse yada benimserse bunu öyle kullanacak ve aktaracaktır.
Bilimsel bilgiyi edinirken, öğrenen bireyin maruz kaldığı dil yükü kavramları ve bilgiyi o dilin öğeleri ile edinmesine neden olacaktır. Ve ana dili Türkçe olan bu birey zihinsel süreçleri içerisinde yorumlarken düşünürken ve dış dünyada konuşurken ve üretirken bu yabancı kaynaklı kavramları Türkçe ile birleştirerek kullanacak ve ortaya tarifi ancak, ülkemiz şartlarında “Türk-ilizce” olarak tanımlanabilecek bir özürlü, yada yeni bir dilimsi oluşmasına neden olacaktır.
Bir bilgisayar uzmanından alıntı:
“dutyleri check ettikten sonra main task’a geçeceğim…”
Bu sayısal alanlarda sadece terimsel boyutta kalabilmekle birlikte daha yaygın kullanımları da olabilmekte.
Fakat sosyal bilimler alanında yapılan bu tür eğitimler dil açısından daha tehlike olmaktadır. Bilim ayda eğitim alanından bağımsız içeriğe sahip günlük konuşmalar da dahi yabancı sözcükler popüler kültür bombardımanının da etkileriyle dili tamamen tanınmaz ve anlaşılmaz bir hale sokmakta güney Afrika halkalarının yaşadığı liman dilleri benzeri bir di oluşmaktadır. Bu liman diller batı kolonilerinin tüccarlarının ticari ilişkiler içinde bulundukları yerli halkla konuşurken ne tüccarın ne de halkı diline benzemeyen, yeni bir iç disipline sahip özerk dillerdir.
Öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerinin İngilizce bölümünden birkaç alıntı ile noktalayalım:
“bir term paper istiyorum sizden, due time on ocak…”
“room mate’nizle birlikte yapabilirsiniz…”
“class’ta variety için four skills activityler gerekli”
“assignment’ınız için due time 25th december şimdiden herkese good luck…”
bu böyle devam eder gider…
Acil tepkiler ile bunu durdurmalıyız